Peugeot 106 Rallye S2

95oktan fikrinin Peugeot 106 Rallye S2 ile doğduğunu söylesem abartmış olmam. En azından 106 ile ilgili bir anı aklıma geldiği için bu işe giriştiğim söylenebilir. Tam bir petrol müptelası olduğumdan sokakta yürürken bile çevredeki otomobillere, motosikletlere, kamyonlara ve benzeri tüm motorlu taşıtlara (tekerleği olan her şey daha yerinde bir tabir olabilir) dikkat ederim. Peugeot 106 Rallye S2’nin aklıma girişi de elbette sokakta oldu. Bu hafta Peugeot’nun hızlı hatchbacklerin olmayan geleceklerine dair açıklaması aklımda yer etmiş olacak ki bu yazıyı yazarak 95oktan serüvenine başlamaya karar verdim.

Eşim ve en yakın iki arkadaşımla bir akşam Atina sokaklarında yürürken sarı bir 106 dikkatimi çekti, 106 İstanbul’un merkezi semtlerinde artık daha az rastladığımız bir manzara olsa da Atina’da sıklıkla rastalayabileceğiniz bir otomobil. O yüzden beyaz jantlı sarı 106 tabiki hemen dikkatimi çekti. Hızlıca yanına yaklaştım ve yaklaştıkça içimdeki acaba mı hissi belirginleşmeye başladı, ön kapı ve çamurluk birleşiminde sarı mavi ve kırmızı yapışkan şeritleri gördüğümde ise artık emindim, bu bir 106 Rallye S2’ydi. Avımı yakalamış olmanın verdiği tatmin duygusuyla eşim ve arkadaşlarımızın kafalarını 106 tarihiyle ve neden önemli olduğuna dair bilgilerle ütülemeye başladım. O 106’nın fotoğrafını çektiğime eminim ancak bulamadım, onun yerine internetten bulduğum fotoğrafları yazıya ekliyorum.

Gördüğümüz aslında iyi bir S2 örneğiydi. Sadece orijinal jantlar yerine beyaz speedline asfalt jantları kullanılıyordu. Bunun S2 için oldukça iyi bir tercih olduğu konusunda kendimi ikna etmem uzun sürmedi. Çocukken sokakta oynarken yaptığım gibi ona iyice yaklaşıp camdan içine baktım, orijinal direksiyonu da duruyordu, zaten bir insan o kadar güzel bir direksiyonu neden değiştirsin ki?

Peki nedir Peugeot 106 Rallye S2? Bu soruya cevap vermek için “Rallye” modellerinin arkasındaki fikri anlamamız gerekir. Bu modeller, normal modellerden farklı olarak rallilerde kullanılabilmeleri amacıyla homologasyon modelleri olarak üretilmişlerdir. S1 modellerinde 1.3 litrelik ünite yer alırken S2 (makyajlı) modellerinde 1.6 litrelik ünite görev yapar. Bu modelleri alanlar daha sonra katılacakları ralli klasmanının kurallarına göre bu araçlarda değişiklik yaparlar ve bir anda yarışa hazır bir otomobiliniz olur. Zaten orijinal jantlar da aluminyum alaşım değil, basit çelik janttır. 

Bildiğim kadarıyla bu modeller ülkemizde satışa sunulmamıştır. Ancak kağıt üzerinde 106 ailesinin en hızlı üyesi olan GTI (1.6lt 120hp) ise ülkemizde sevilen bir hızlı hatchback olmuştur. GTI’ın 16 subaplı 1.6 litre hacimli ünitesi 120 beyir güç üreterek 7.4 saniye de 100 km/saat hıza ulaşmasını sağlarken S2’nin 8 subaplı ünitesi bunu ancak 8.8 saniyede yapabiliyordu. Salt bu veriye dayanarak GTI’ın daha iyi olduğunu söylemek doğru olmaz. S2 GTI’dan neredeyse 100 kg daha hafif olduğu için dar ve virajlı yollarda hangisinin daha keyifli olacağını tahmin etmek hiç zor değil.

Elektrikli araçların dünyayı ele geçirmeye çalıştığı günümüzde artık 850kg lık bir hızlı hatchback üretilmesi mümkün değil. Elektrikli otomobiller daha fazla patlayıcı güç, daha alçak ağırlık merkezi, doğrudan güç transferine dayalı daha iyi tur zamanları vaatleriyle meydanı doldurmuş olsalar da, benim için heyecan verici olduklarını söyleyemeceğim. Küçük ama performans odaklı ekonomik otomobiller, sabahın erken saatlerinde virajlı asfalta yıllarca hüküm sürdüler, bunun sonuna şahit olmak benim için biraz hüzünlü.

Yüksek performanslı içten yanmalı motorların, emisyon mevzuatıyla uyumsuzluğu bir arada değerlendirildiğinde yeni Golf R son müthiş hızlı hatchback olabilir. Golf R’ın müthiş olarak nitelendirildiği bir yazıda 106 Rallye S2 ise efsane mertebesindedir.