Alman lüks otomotiv şirketleri Mercedes-Benz, BMW ve Audi şöhretlerini neredeyse kusursuz mühendislik, lüks kabinlerine borçludur. Ancak 90’lı ve 2000’li yıllarda geleneksel ürün gamlarına nazaran uygun fiyatlı (genellikle hatchback) otomobiller sunarak satışlarını arttırmayı hedefledikleri halde başarılı olamadılar.
Bu modelleri piyasaya sürerek hem daha genç ve bu nedenle daha düşük bütçeli müşterileri erkenden sadık müşterileri yapmak, hemde satış adetlerini arttırarak daha karlı olmayı hedeflediler. Satış sonrası gelirleri de düşünüldüğünde bunun çok mantıklı olduğunu düşünüyorum. Ancak bu yöntem kısa zaman öncesine kadar başarılı olmadı.
BMW’nin E36 ve E46 “compact” modelleri başarılı 3 serisi ailesinin dışlanmış üyeleriydi. Mercedes-Benz’in ilk jenerasyon A serisindeki iddialı dizaynı, büyük bir fiyasko olarak tarihe geçti. Bununla yetinmeyen Mercedes-Benz CL203 ile zaman içerisinde ismi C Klasse Sport-Coupé ve CLC Klasse isimlerini alacak bir “liftback” üreterek sınırları zorladı ancak yine başarılı olamadı. Audi A2 ise devrimci aluminyum altyapısı ile erişmesi imkansız bir başarısızlığa imza attı. Bu örneklerin tek istisnasının daha pahalı VW Golf olan Audi A3 olduğunu söylemek gerekir. VW Golf o kadar başarılı bir pakettir ki, tüketici aynı pakete daha fazla para verdiğinde de parasının karşılığını aldığını düşünür.
Anılan başarısızlıkların arkasında yatan en büyük sebep, lüks alman markalarının satış sonrası masraflarının yüksek olması ve rakiplerine nazaran yine pahalı olmalarıydı. Lüks markaların ucuza satılması, markanın lüks imajına vuracağı darbe sebebiyle tercih edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle BMW Compact yerine VW Passat almak bir çok tüketici için çok daha akılcı bir seçenekti.
Zaman içerisinde bu uygun fiyatlı modellerin dizayn problemleri ortadan kaldırıldı, örneğin BMW 1 serisi (F40) artık önden çekişli bir otomobil, bu otomobilin iç hacmine olumlu katkı yaparak rakiplerinin gerisinde kalmasını engelliyor. Mercedes-Benz W176 A klasse de yaptığı dış tasarım atılımıyla başarılı bir otomobil ortaya koydu. Üstelik bu başarı W177 ile devam ediyor.
İlginç ve sorunlu otomobillere olan ilgim aklıma 1996 yılında sadece bir adet üretilmiş BMW M3’ün E39 Compact’ı getiriyor. 1300kg ağırlığı (sedan/coupe E36 M3’ler 1450kg) ve 321hp gücüyle seri üretime geçseydi, en efsanevi BMW’lerden biri olması işten bile değildi.
Hatchback araclarin pahali olmamasi gerektigi
gibi bir alginin varligi zannederim ki daha cok kadinlar ve gencler tarafindan tercih edilmesinden ileri geliyor.