Haftalık Dergiler ve Civic VTi

Otomobillere ilgi duymaya başlamam daha okul öncesi ve ilk okul dönemine dayanıyor. En başta 1990’lı yıllarda ülkemizde en yaygın olan otomobillerden Tofaş ve Renault modellerini seslerinden ayırt edebilirken daha sonra yine bir çok otomobilin basit özelliklerinden model yıllarını ayırt edebilmeye başlamıştım. Kendimi zorlamak maksadıyla da branda altına alınan otomobillerin modellerini tahmin etmeyi bir ”challenge” haline getirmiştim. Bu size kolay gelebilir ama daha çok küçük olduğum için benim için çok da kolay değildi.

Zaman içerisinde okumayı öğrenince, gazetelerin hafta sonu eklerindeki otomotiv köşelerini ve otomobil bayilerinden topladığım model kataloglarını hatmetmeye başladım. Herkesin malumu olduğu üzere internet yayıncılığından önce haftalık dergiler otomotiv kültürünü besleyen temel kaynaklardı. Otohaber ve Autoshow hayatıma ortaokulda girdi. Bu dergilerde incelemeler, karşılaştırmalar, testler, grup testleri, teknik bilgiler; her bir konu 2 veya 3 sayfa olacak şekilde işlenirdi. AutoShow’da Onno Usta’nın derginin baş kısmında yer alan soru cevap kısmı ise, okuyuculardan gelen “1995 model Renault 19 Europa 1.4 RN’nin teknik özellikleri nedir?” gibi sorulara da cevap verilen bir bilgi hazinesi olduğu için en sevdiğim bölümdü. İlerleyen zamanlarda Tuning Türkiye ve benzeri dergileri de takip ettim (koleksiyon) ama hiçbiri AutoShow ve Otohaber kadar uzun süreli olmadı.

95oktan’da muhtemelen ileride tanışacağınız çocukluk arkadaşlarımdan biri yazı önerisi olarak kendisine kaybettiğim bir iddiayı (neden mi petrol müptelasıyım?) hatırlattı. İddiamız 6 ncı jenerasyon Honda Civic’in VTi (1.6 litre atmosferik 160hp) versiyonlarının Türkiye’de hem sedan hem hatchback olarak satılıp sayılmadığı üzerineydi. Ben sedan VTi hiç görmemiş olduğumdan büyük bir yanılgı içerisine girerek sadece hatchback VTi satıldığını iddia etmiştim. Ancak arkadaşım kendi arşivinden dönemin Autoshow dergilerinden birinden aksi kanıtı benimle paylaşarak beni çürüttü ve iddiayı kazandı. Kendime güvenimden başka ne kaybettiğimi hatırlamıyorum ama 1995 – 2000 yılları arasında satılan 6 ncı jenerasyon Civic’leri muhtemelen bu nedenle sevmiyorum.

VTi’ların devri 7 inci jenerasyon Civic Type R’ın Türkiye’de satılmaya başlamasıyla sona erdi, ama VTEC motorlar benim jenerasyonum otomobil tutkunlarının radarına VTi ile girdiler.

Bu arada bu iddiaya muhtemelen 2005 veya 2006 yılında girmiş olmalıyız çünkü takip eden dönemde üst komşumuz sedan bir VTi aldı ve bana iddia kaybına neden olan otomobili bir süre hergün görmek durumunda kaldım. Bu dönemde o VTi’ı kullanma şansım da oldu, üstelik yağmurlu bir gün sonrası daha güzel ses çıkartması için hava filtresi sökülmüş halde sanayiye gittiğimizi hatırlıyorum. Komşumuz daha sonra o VTi’ı satıp yerine makyajlı bir S14 Nissan 200SX (evet benimde kafamda Tokyo Drift çalıyor) aldı ama o otomobil başka bir yazının konusu olsun.

Ortaokulda İngilizce öğrendikten sonra yerli basın yerine İngiliz ve Amerikan otomobil basınını takip etmeye başladım. Bunun ufkumu genişlettiğini söylemeliyim ama unutmadan ekşide “agamemnon” ve “calibra” nın başlıklarını takip etmeyi de çok sevdim. Topgear ve Fifth Gear programlarının internette bulunan bölümlerini izleyerek bir çok Amerikan otomotiv blogunu takip ederek kendi otomotiv sektörüne oldukça kusurlu ama özgün bakış açımı geliştirdim. Şu anda Türkiye’de ne yazık ki bütün yazar ve yayıncıları beğendiğimi söyleyemeceğim ama özellikle YouTube’da markalardan destek almadığı halde çok detaylı inceleme yapan arkadaşları beğeniyorum.

Türkiye’nin otomotiv kültürüne dair iyi yayınlara ihtiyacı olduğu bir gerçek olsa da 95oktan’ın ise böyle bir iddiası yok.