Frank Williams’ın vefat haberi bu hafta Ferrari’nin Le Mans otomobilleri üzerine yazma planlarımı değiştirmeme neden oldu. Her ne kadar kendimi sıkı bir tifosi olarak tanımlasam da Williams’a saygım sonsuz.Bu noktada Williams ailesine baş sağlığı diliyorum.
Frank Williams biz motorsporu sevdalılarına tarihin en önemli şase üreticisi ve yarış takımlarından birini miras olarak bıraktı. Her ne kadar bu şirket hissedarları olan ticari bir işletme olsa da, bize düşen Frank Williams’ın mirasının devamı için toplum baskısını sürdürmek olacaktır.
Bilmeyenler için Frank Williams ve Williams Racing’den kısaca bahsetmek isterim. Frank Williams (Sir Francis Owen Garbett Williams) eski bir yarışçı ve mekanikti. Gençliğinde bir Jaguar XK150 ile yaşadığı bir deneyim onu bir petrol müptelasına dönüştürmüştü. Bu nedenle hafta sonlarını yarışmaya adayarak henüz 24 yaşındayken ilk yarış takımını kurdu. 5 yıl sonra Formula 2 de hemen ardından da ikinci el bir Brabham ile Formula 1’de yarışır hale geldi. Bu dönemde Williams’ın otomobillerini Sir Frank’in de çok yakın bir arkadaşı olan Piers Courage kullanıyordu. 1970 Hollanda Grand Prix’i sırasında pistten çıkan Courage, hayatını kaybetti. Bu trajedi Williams’ı hem duygusal hem de finansal açıdan sarstı ve takımının büyük bölümünü satmak zorunda kaldı.
Tüm yarışçılar gibi rekabetçiliği nedeniyle, gelecekte birlikte tarih yazacağı Patrick Head’le beraber 1977’de yeni bir takım kurdu. Takımın finansmanını Suudi Arabistan sağlıyordu. Bu hikaye aslında çok güzel o yüzden bir başka yazıda anlatmaya karar verdim..
Williams yeni takımıyla 1980’de ilk şampiyonluğunu yaşadı, 1982’de Keke Rosberg Williams ile sürücüler klasmanında şampiyon oldu. Başarı dolu yıllar geçirdiler. Ancak 1986 yılında Fransa Paul Ricard pistinde bir test sonrasında Nice Havalimanı’ndan kalkacak bir uçağa yetişmeye çalışırken geçirdiği bir kaza sebebiyle felç geçirdi. Bu yüzden benim yaş grubum Sir Frank’i hep tekerli sandalyede gördü.
Bu kaza Sir Frank’in rekabetçiliğini azaltmadı kazadan 9 ay sonra yine takımının başında padokta yerini aldı. Ancak trajedi onu takip etti. 1994 yılında üç kez dünya şampiyonluğu Ayrton Senna, henüz Williams adına üçüncü yarışında Imola pistinde koşulan San Marino Grand Prix’i sırasında Williams FW16’nın kontrolünü kaybederek yüksek süratli kazada hayatını kaybetti. Bu kaza benim hafızamdaki ilk büyük yarış kazası gerçekten izlediğimden emin bile değilim ama kaza aklımda. Bu arada aynı yarışın bir gün öncesinde koşulan sıralama turlarında Avusturyalı sürücü Roland Ratzenberger’in de hayatını kaybettiğini hatırlatmak isterim.
1999 yılında Kraliçe İkinci Elizabeth tarafından şövalye ilan edilen Sir Frank, yarışmaya devam etse de 1980’li ve 1990’lı yıllardaki başarılarına erişmesi maalesef mümkün olmadı. Eşinin vefat ettiği 2013 yılında Williams’ın günlük operasyonlarını kızı Claire’e devretti.
2020 yılında meşhur Monza (takvimdeki en hızlı pist) pistinde koşulan İtalyan Grand Prix’i olan 739 uncu yarış Williams’ın bir aile işletmesi olarak son yarışı oldu. Takım Amerikalı fon Dorlington Capital’e devredildi. Dorlington Capital takımın ismini değiştirmeyerek efsaneyi halen sürdürüyor. Dorlington Capital yönetimi Clarie’e takımın başında kalmayı teklif etmiş olsalar da Claire bu teklifi reddederek efsaneye nokta koymayı tercih etti.
Frank Williams ve Williams Racing toplamda 9 üreticiler ve 7 sürücüler şampiyonluğunun yanı sıra 114 yarış galibiyeti ve 128 pole pozisyonu kazandı. Bu efsane sebebiyle Sir Frank ve Williams ailesine tekrar teşekkür etmek istiyorum. Williams olmadan Formula 1’den bahsetmek olmaz. Hatta Williams’ın tekrar şampiyonluk için yarıştığı günleri görmek eminim tüm motorsporları sevdalılarının hoşuna gidecektir.